6 Aralık 2013 Cuma

Deniz Resim Sergisinde...

Bayağı uzun zaman olmuş yazı yazmayalı. Sanıyorum biraz bu işe eğilmem gerekecek... :-)

Yeşilköşk Çocukevi
Paylaştığım son yazıda Deniz'in okula başlama macerasını anlatmışım. Aradan geçen uzunca sürede Deniz okula, öğretmenine ve arkadaşlarına alıştı. Seviyor okula gitmeyi. Çıkışta bazen anneannesi alıyor, bazen babaannesi. İkisinin de işi olduğunda her zaman yardıma koşan halamız ve eniştemiz de var. Gayet mutlu halinden.

Mutlu olmasına mutlu da, benim herşeye takık oğlum rutin dışına çıkıldı mı basıyor kalayı..! Anneannesi Salı günleri alıyor genelde. almadı mı? Hemen hesap soruyor..! Halamız ve eniştemiz Deniz'i aldıklarında birlikte geliyorlar okula. Biri gelmedi mi? Hemen hesap soruluyor..! İşimiz zor.

Okulumuz bazen geziler düzenliyor. Tiyatroya, sergilere, vbg. yerlere götürüyorlar çocukları. Birkaç defa deniz hasta oldu, katılamadı. Deniz'in programına uyan gezilere katılsın, dedik, aman Allah..! Sanki Çocuk Esirgeme'ye bırakıp kaçacağız kendisini..! Geçtiğimiz günlerde bir Ankara seyahatim olacaktı. Günübirlik Anırkabir'e gidip gelecektim bir grup arkadaşımla birlikte. Aynı gün Denizler'i de Şişli'de Atatürk'ün evine götürüyorlardı. Herhalde benim anlattığım gece yolculuklu programa aklı gitmiş olmalı ki twitter'da bir anda trend topik oldu bizimki: #direndeniz :-D

Joan Miro Ferra
Bugün, yani 06.12.2013 Cuma günü tarihi bir gün olarak kayıtlara geçti: Deniz arkadaşları ve öğretmenleri ile resim sergisine gitti...! Ama ne sergi..! :Sürrealizm'in öncülerinden, Katalan sanatçı, Picasso'nun yoldaşı Joan Miro Ferra sergisi...! :-)

Açıkçası daha Deniz'le konuşmadım. Ama eminim sürreal resimler çok hoşuna gitmiştir, çünkü kendisi de uzun zamandır sürreal resimler yapıyor. Ne anlattığını anlamak için ressamın iç dünyasını bilmeniz ve mümkünse biraz da kendisi ile sohbet etmeniz gerekiyor. Aksi takdirde çizdiği itfaiye arabasını gazoz açacağına, tren yolunu ise erişte makarnaya benzetmemeniz için bir sebep yok. :-)

Deniz'e bu sefer geziye gideceğini söylemedik. Sabah her zamanki gibi okula bıraktım. Her sabah bıraktığımda üstünü çıkarmasını ve ayakkabılarını çıkarıp okulluk temiz ayakkabılarını giymesini beklerim, sarılır öpüşürüz ve oradan ayrılırım. Bu sabah gittiğimizde yardımcı olan ablalarından biri dedi ki; 
"Denizcim, ayakkabıları çıkarmıyoruz..!"
Bizimkinin hemen yüzü değişti tabii ama anlamadı herhalde. Tam aramızda konuşuyorken herşeyden habersiz ablalardan biri şöyle bir cümle kurma gafletinde bulundu:
"Yaşasın Deniz..' Bugün geziye gidiyoruz......!"
Aman Allah...! Gözyaşları içinde bacaklarıma sarılıp ağlamaya başladı tabii bizimki. Gitmeyecekmiş, istemiyormuş, ne gezisiymiş, vs. vs. 

İtiraf ediyorum, o an kendimi kurtarmak istedim ve bilip de getirdiğimi anlamasın diye hemen kıvırdım:
"Gezi mi? Allah allah, ne gezisi?" :-D
Ve okuldan çıktım...

Ne yaptılar bilmiyorum, direndi mi, ağladı mı emin değilim. :-)

Biraz önce fotoğrafları paylaşmışlar, görün ve siz karar verin...

Okuldan hareket ederken. Surat beş karış, durumdan pek hoşnut değil, ama yine de ikna olmuş.
Belli ki yolculuk güzel geçmiş, hafif bir gülümseme var suratta.
Deniz Müdür üstün resim bilgisi ile çevredekileri aydınlatıyor... :-)
Pek beğenmemiş aslında resimleri, "Bunu ben de yaparım ne olacak!" deyip Kenan Evren misali geçmiş masanın başına..!
Arkadaşları ve öğretmenleri ile
...ve final..! DM artık gülüyor.  Belli ki hoşuna gitmiş. :-)
Ah be güzel oğlum... Biraz daha rahat bir adam olsan keşke...

Böyle söylüyorum ama, herhalde değişikliklerden pek de hoşlanmayan bana çekmiş olsa gerek, ne yapsın! Genlerde var problem genlerde..!