29 Haziran 2012 Cuma

Bir Siyasetçi Yetişiyor...

Bu yazı, 18.06.2012 tarihinde Bodrum Gündem Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Deniz Münir, 3 yaşına basmasına 2 ay kalmış minik oğlum. İnanılmaz meraklı. Çevresindeki herşeyi en ince ayrıntısına kadar inceliyor, soruyor, sorguluyor, sorunlara kendince çözümler arıyor ve buluyor. Bulduğu çözümler bazen çok çocukça, bazen ise herkesi şaşırtacak kadar pratik ve kolay. Yaş itibarı ile herşeyi sahiplenme ve oyuncaklarını paylaşmama durumu var. Paylaşmayı, diğer çocuklarla birlikte oynamayı yeni yeni öğreniyor. Tüm o yaş çocukları bu durumda olduğu için bir sorun yok.


“Düldül” ismini verdiği bir atı var. Tekerlekli bir at. Evimizin hemen arkasındaki parka inerken düldülü de beraberimizde götürüyoruz. Düldül’ün de hava alması gerekiyormuş. Düldül ile parkta gezerken göreceksiniz; havası tam yerinde! Tüm çocuklar beyaz atlı prense bakıyor..! Bizimki de düldülü ile gururlu, geziyor da geziyor. Sanırsınız üstü açık araba ile Bağdat Caddesi’nde tur atıyor..! İsteyene de vermiyor..!

Herşey iyi güzel giderken, bir gün üç tekerlekli bisikleti ile bir çocuk gelmeye başladı parka. Bizimkinin havası hemen söndü tabii. Bisiklet daha cazip ya, herkes ona bakmaya başladı. Bizimki de dönüyor duruyor, bir şey de diyemiyor, durumdan hiç memnun değil. Önce bisikletin sahibine gitti, “Şen düldülüme bin, ben de bişikletle dolanayım,” dedi. Çocuk kabul etmedi. “Ama,” dedi bizimki, “oyuncaklarımızı paylaşmalıyız..!!!”

O güne kadar paylaşmaktan kaçan Deniz, bir anda parktaki en paylaşımcı çocuk oluverdi..! Baktı ki bisikletli çocuk oralı olmuyor, o zaman bisikletli çocuğun annesinin yakınlarında dolanmakta olan bir çocuğa gitti ve düldülünü verdi. Aylardır atı izleyen çocuk da aldı bir güzel ata binmeye başladı. Sonra döndü bisikletli çocuğun annesine; “paylaşıyom ne güzel...” dedi en masum bakışı ile ve tekrar bisikletli çocuğa giderek, “oyuncaklarımızı paylaşıyoz, ben de binebiler miyim bişiklete?” dedi. Olaya çocuğun annesi de dahil oldu ve “versene oğlum bisikletini kardeşe, bak ne güzel paylaşıyor o..!” dedi...! Sonunda bizimki hem bir çocuğu sevindirmiş oldu, hem bisikleti ele geçirdi hem de paylaşmış görüntüsü verdi. Kaybeden bir tek bisiklet sahibi çocuk oldu. Ben tüm olan biteni bir kenardan hayretle izliyordum, o an dahil oldum ve, “oğlum, bak bir tur sen bin, bir tur o binsin,” dedim. Sonuçta olay tatlıya bağlandı.

3 yaşındaki insanlar arasındaki sorunlar ile büyükler arasındaki sorunlar aslında pek de farklı değil. İktidar elde iken paylaşmayı bilmeyenler, iktidarlarının elden gitme ihtimali ortaya çıkınca bir anda paylaşımcı kesiliyorlar. İktidarı ele geçirmek için her türlü şeyi yapıyorlar. 3 yaşındaki oğlum bunu gayet güzel tahlil etmiş ve uygulamaya koyuyor ve işin ilginci, başarılı da oluyor. 3 yaşındaki birini eğitebilirsiniz, yontabilirsiniz. Ancak insanoğlunun içinden gelen bu davranış şekli eğitilmediği takdirde nelere yol açtığı ortada iken halen din eğitiminin eksikliğini tartışıyor isek, çok yanlış yoldayız, demektir.

Din eğitimi çözer mi diyorsunuz bu işi? Haydi canım siz de, güldürmeyin adamı..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder